Anasayfa
ANASAYFA DETAYLAR

Burası Halk Akademisidir

Beyoğlu Sohbetlerinin 25.06.2010 Cuma günü yapılan sezon finalinin konuğu İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin oldu. Gecenin ikram sahibi İstanbul Ünyespor Kulübü Başkanı İsa Gümüş, Abdullah Ballı, Kirkor Mıhçıyan ve Seyfettin Çam’dı. Programa sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve birçok kişi katıldı. Hattat Mustafa Rakım Efendi Kültür Sanat Salonu’nun almadığı misafirlere salonun bahçesinde ikramda bulunuldu. Dernek yönetimi tarafından hazırlanan slayt ve 2009/2010 yıl Beyoğlu Sohbetlerinden biri olan Sümer Ezgü’nün konuk olduğu programın özeti büyük bir keyif ile izlendi. Dernek Başkanı Av. Ahmet Yılmaz ÜNDER’İN kurucularına ve katılımcılara teşekkür etti.

 

2009/2010 dönemi Beyoğlu Sohbetleri’nin sezon finalinin şeref konuğu ve ÜNDER’İN Kurucu ve Onursal Başkanı olan İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Değerli arkadaşlar, sevgili dernek mensuplarımız, misafirlerimiz bu akşam derneğimizin bu mekanında yine bir buluşmayı gerçekleştirdik..Geleneksel hale gelen Cuma buluşmalarımız, Beyoğlu Sohbetlerimiz dernek yönetimimiz ve değerli arkadaşlarımızın özverileriyle, katkılarıyla, aralıksız, aksatılmadan devam ediyor. Daha önceki uygulamaların benzeri gibi bu senede sezonun son buluşmasını bu akşam hep birlikte yapıyoruz. Her hafta olduğu gibi farklı katılımcıların, değişen, değişmeyen katılımcıların buluşmasıyla bu akşamda yine bir güzel buluşmayı gerçekleştirmekteyiz. Katkınız için burada bulunduğunuz için hepinize teşekkür ederim.” dedi.

 

Her hafta istemesine rağmen Beyoğlu Sohbetlerine katılamadığını ifade eden Şahin konuşmasına şöyle devam etti: “ Bildiğiniz gibi her hafta aranızda bulunamıyorum. Senede bir, iki bilemediniz üç kez Beyoğlu Sohbetleri'ne katılabiliyorum. Bende sizler gibi daha çok katılmayı istiyorum. İnşallah seneye beş, altı, yedi kez katılabilirim. Bu katılımı biraz daha artıracağız. Çünkü burası biraz alışkanlık yapıyor, biraz tiryakilik yapıyor insanda. Bende de doğrusu öyle bir duygu, öyle bir his belirdi. Önümüzdeki sene inşallah; kışları bir başka güzel, baharda, sonbaharda başka güzellikleri olan bu toplantılara daha fazla katılmış oluruz. Her zaman söylüyorum, ben katılamamakla birlikte mesajları devamlı alıyorum. Programları bu şekilde takip ediyorum. Derneğimizde misafir olan konuşmacıları yada gösteri sunan misafirleri biliyorum, duyuyorum. Her haftada, burayı dolduracak, bazı haftalar taşıracak derecede katılımın da olduğunu biliyorum.”dedi.

 

Beyoğlu Sohbetleri'ne katılan misafirler ile karşılaştığı zamanlarda onların memnuniyetini dinlediğini belirten Şahin şöyle devam etti: “ Zaman zaman Ünye’den gelen hemşerilerimiz, hele başka bölgeden gelen misafirlerimiz, yollarını buraya düşürüyorlar. Buraya gelen misafirlerin bir kısmı Ankara’ya uğradıklarında, yada Ünye’de karşılaştığımızda burayla ilgili intibalarını anlatıyorlar. Ünye dışındaki ilçelerimizin derneklerinin yöneticileri Ordumuzun başka yöresinden olan hemşerilerimizin de yine buraya gelmiş olanlarının intibalarını, izlenimlerini dinliyoruz. Bunlar hep olumlu değerlendirmeler olarak bize dönüyor. Özellikle buraya gelen herkesin başta kendine saygısı ve hemen devamında buraya gelen hemşerilerine saygısı ve özellikle ilkdefa yolu düşen, gelen hemşerilerine olan özel ilgi ve saygısı dikkati çekiyor. Dışarı yansıyan özelliklerden birisi oluyor. Burada bir nezaket, sevgi, kardeşlik, güven ortamını hep birlikte oluşturuyoruz, oluşturmuşsunuz. Buda derneğimizin kuruluşunda beraber olduğumuz 1996 yılında birlikte olduğumuz arkadaşlar olarak duyduğumuzda bizi memnun ediyor. Mutlu oluyoruz. Azıcık da gururlandırıyor.” dedi.

 

Derneğin ilk kurulduğu günler hakkında bilgi veren Şahin : “ Bizim o günün şartlarında yaklaşık 14-15 yıl öncesinde bir araya gelip oluşturduğumuz bu dernekteki arkadaşlarımız yani bugünün dernekçileri, bugün derneği yaşatan siz arkadaşlarımız, bizden daha ileri bir çizgide daha ileri bir olgunlukta ve anlayışta burada örnek bir sahiplenmeyi, tutumu, durumu, duruşu ortaya koyuyorsunuz. Birçok özelliği var buranın. Benim dışarıdan dikkatimi çeken ve mutlu eden özelliklerinden birisi de bu. Arkadaşlarımıza biraz önce izlediğimiz geçmişe yönelik hazırlıktan dolayı teşekkür ediyoruz. Geçen sene de bunun benzerini izlemiştik ama bu sene daha da gelişmiş durumda daha zengin materyaller, fotoğraflar kullanılmış. Seneden seneye bu dokümanlar zenginleştirilerek adeta bizim bir arşivimiz tarihimiz, tarihçemiz olacaktır. Gün gelecek belki “bizim” dediğimiz bu tarihçe bir şehrin tarihçesinde, tarihinde yerini alacaktır. Bilemeyiz, 30 sene 50 sene 150 sene sonranın yaşayan nesli, bu günkü yaşayan nesil hakkında bilgi edinmek için bu kaynaklara başvuracak. Bunlar birer kaynak olacak mutlaka. Bir yerde kaybolsa bir yerde saklanacak. Belki de birinin özel arşivinde kalacak. İnşallah dernek kurumsal olarak devam edecek ve derneğin arşivinde de kalacaktır. Geleceğe, geçmişe değil bu günün yaşantısına ışık tutacak bir değer, belge olacaktır.” dedi.

 

Yapılan faaliyetlerin kayıt altına alınması hususunda eksiklerimizin olduğunu söyleyen Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Biz Türkler olarak zamanı başarılı yaşayan, büyük işler de yapan bir milletiz ve o milletin çocuklarıyız. Ancak zamanı kayıt altına alma, tarihi oluşturma noktasında biraz eksiğimiz var. Burada da görüyorum. Başta kendi şahsımda hissediyorum. Birçok yerde birçok işte bulunuyoruz ancak ne konuştuklarımızı, ne yaptıklarımızı, ne de gördüklerimizi kayıt altına alma alışkanlığımız, kültürümüz yok, eksiğiz doğrusu. Bir çok millette bu var. Almanlar’da, Japonlar’da, İngilizler’de, hatta Araplar’da bu kültür daha ileri. Biz yaparız geçeriz, bırakırız. Duyan duyar, duymayan duymaz. Çok da önemli değil. Kültürel yapımızda karakter yapımızda bu var. O da ister istemez hem şahıslarımıza hem de grubumuza yansıyor. Burası bir kültür ocağı, bir eğitim merkezine dönüştü. Dolayısıyla bu eksiğimizi de burası bu yönüyle fark edip kırmaya yönelik bir adımın, çabanın içerisinde. Bu akşamki gördüklerimiz bunun işareti. Arşivde bildiğim kadarıyla çok belgeler, sesli görüntüler var. Tabii ki bu akşam bunu buraya bir akşamın saati olarak tamamını yansıtmak doğruda değil, mümkünde değil. Ancak kayıt altına alma noktasındaki bizim o genel eksikliğimiz burada fark edilmiş, onu telafi edici çalışmalarda yapılmış, yapılacağa benziyor. Bu bakımdan da arkadaşlarımıza hakikaten çok teşekkür ediyorum. Kolay değil. Sonuçta gönüllülük esasına dayalı bir birliktelik ve o birliktelik esnasında geliştirilen ortaya konulan bir çalışmayı yapıyoruz.” dedi.

 

Bu tür etkinlikleri uzun süreli gerçekleştirmenin zorluklarına değinerek yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren İdris Naim Şahin şöyle devam etti: “ Bazen büyük sermayeli bir şirket, işyeri, müessese bile 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl yaşayamayabiliyor. Bir sivil toplum kuruluşunun on yılı aşan, on beş yıla ulaşan bir dönemi idrak etmesi, idrak ettiği bir dönemde de yeni 15 yıllar, 10 yılların olacağının işaretini veriyor olması önemli bir iştir, uğraştır, başarıdır, gerçektir. Biraz önce izlediğimiz görüntülerden derneğimizin yaptığı çalışmaların önemli bir kısmı gösterilmeye çalışıldı. Mutlaka görülmeyenler de var, gösterilmeyenler de var. Hepsini göstermek mümkün değil. Sadece, örnekleme yoluyla bazı çalışmalar gösterildi. Bu çalışmalara baktığımızda ağırlıklı olarak, derneğimizin kuruluşundan bu güne, öne aldığı, hedeflediği ana çalışma; bilgiye, eğitime, genel kültüre dayalı, insanları dinlendirirken eğitmeyi amaçlayan, bir şeylerini eksiltmek değil de bir şeyleri ilave etme amacı taşıyan bir çalışmadır. Böyle bir çalışmayı hedefledik. O günden bugüne de hep bu yapılmaya çalışıldı.” dedi.

 

ÜNDER’İN sporla da ilgilendiğini söyleyen Şahin kardeş bir spor kulübü kurulduğunu söylediği konuşmasına şöyle devam etti: “ İşin içinde tarih, müzik, felsefe, ilahiyat, edebiyat, şiir, hat, musiki hep vardı. Ancak spor yoktu. Sporu dar alanda yapamayacağımız için, spora ayrı bir açılım yapıldı ve işin içinde değil yanında, yakınında, kardeş olarak üç yıldan beri spor da var. Spor kulübü de derneğimizin ürünü, ÜNDERİMİZİN ürünüdür. İstanbul Ünyespor Kulübümüz, buradan doğan fikrin hayata geçirilmesidir ve buranın ikizi değilse bile öz kardeşidir. İkiz olması için eş zamanlı doğması lazım.

 

ÜNDER’İN bir halk akademisi olduğunu söyleyen Şahin şöyle devam etti: “ Burada insanın yetişmesine yönelik her konu var, tıp da var. Tıbbi sohbetler de var. Burada insanları yormadan, sevdirerek, dinlendirerek, belli ölçüde de eğlendirerek eğitmeyi amaçlayan bir halk akademisi özelliğini zaman içersinde edindi. Bu özelliğinide, benim naçizane kanaatim o dur ki koruması, devam ettirmesi lazım, inşallah devam ettirecek.” dedi.

 

Hattat Mustafa Rakım Efendi Medresesi hakkında da konuşan Şahin: Burası bir şans oldu bizim için. Adnan Bey, derneği ilk kurduğumuz senelerde özel çalışıyordu. İlk adres yer araştırmasını Av. Adnan Mehel Bey yaptı. Ünyeli Hattat Mustafa Rakım Efendi’nin türbesini buldu. Ünyeli Hattat İbrahim Zühdi Efendi var. O da Hattat Mustafa Rakım Efendi’nin ağabeyi. Mısır tarlası adlı mezarlıkta onun da kabrini buldu. İlk geldiğimizde bu mekanın, Hattat Mustafa Rakım Efendi’nin türbe ve medresesinin bulunduğu buranın, bakımsız ve perişan halini gördük. Derneğin kuruluşuyla burayı görmemiz eş zamanlıdır. Dernek Beyoğlu’nda kurulup kendi çalışmalarını devam ettirirken, Hattat Mustafa Rakım Efendi’nin türbesiyle ilgili çalışmalarımızda devam etti. 2006 yılında Ayhan Doğan, Musa Hamarat ve diğer arkadaşlarımız bir güç birliği yaptılar ve buraya çeki düzen verdiler. Burayı fiilen aldık ama resmen alamıyorduk,  ‘resmen vakıfsız veremiyoruz’ dediler. Kötü komşu mal sahibi yaparmış insan, öyleyse vakıf kuralım dedik ve bu dernekten bir de vakıf çıkarttık. Ünye Sağlık Eğitim ve  Kültür Vakfı adıyla  vakfımızı kurduk.. Kısa adına da ÜNSEV dedik. ÜNSEV’İN üzerine resmi olarak bu mekanın tahsisi yapıldı.  ÜNSEV de ÜNDER de, İSTANBUL ÜNYESPOR da, iç içe olimpiyat halkaları gibi birbirinden ayrılmaz parçalar, hepsi birbirinden çıkmış kurumlardır. Kağıt üzerinde tabi ayrılar. Bir gün gelecek bu üç kardeş kuruluş, faaliyetleri çoğalınca, her biri fiilen bağımsız yönetimlere kavuşacaklardır. Derneğimizin devam eden süreçteki bir şansı da böyle bir mekanın gündeme gelme sürecini, kısaca anlatmaya çalıştığım çalışma sonucunda, buranın da elde edilmesi buraya yerleşmemizdir. Buranın derneğimize, hemşerilerimize kattığı ayrı bir güzellik, gönül hoşnutluğu, bir manevi atmosfer oldu. Sanki biz farkında olmadan buraya geldik, taşındık ve buradan da memnunuz, mutluyuz burada herkes huzurlu. Gelenler rahatsız olmuyor, duyduğum kadarıyla,12 de 1 de ayrılamayan arkadaşlarımız oluyor. Derneğimizin son 4-5 yıllık döneminde burası var. Buranın kattığı artı bir güç artı bir enerji farklı bir hava var, çalışmalarımıza verdiği. Ben izliyorum, sormuyorum sadece şimdi söylüyorum, dernek başkanı arkadaşımız Ahmet Bey bizzat her şeyle ilgileniyor sağolsun. Buraya her hafta faklı konuşmacıları çağırıyor. O konuşmacıların, nasıl, hangi sıkıntılarla geldiğini başka dernek faaliyetlerinden ben az çok biliyorum, çok kolay olmuyor. Arzu ettiğiniz bir konuşmacıya ulaşmak bazen sıkıntı oluyor. Ulaşıldıktan sonra kabul ettirmek ikinci bir sıkıntı oluyor. Benim yine izlediğim kadarıyla kendisiyle konuşmadım, Ahmet bey misafirlerini buraya çağırırken pek zorlanmıyor. Hep beraber burada bulunuşumuzun misafir konuşmacı çağırılışına bile sağladığı bir kolaylık var gibi gözüküyor. Konuklarımız her sene çeşitleniyor. Farklı kesimlerden, düşüncelerden, mesleklerden konuşmacılarımız geliyor. Bu da derneğimize çalışmalarımıza zenginlik değer kazandırıyor. Seneye de yine bunlar devam edecektir. Daha da güçlenerek, etkin katılımla, daha ilginç sohbet sahibi misafirlerimizle, bunları yürüteceğiz.” dedi.

 

        ÜNDER’İN hayatlarında önemli bir tuttuğunu söyleyen Şahin konuşmasına şöyle devam etti: “  Derneğimizi bir an için yok sayarsak, 14-15 yıldır hayatımızda derneğin olmadığını düşünürsek, ne olurdu? Neler olmazdı? Nasıl olurduk? Bir çoğumuzun içinde bir eksiklik, hüzün, sıkıntı olurdu ve dernek yerine başka yerlerde olunurdu. Başka işlerde olunabilirdi. Beklide o işler yanlış işler olabilirdi, yanlış yerler olabilirdi, yanlış kişilerle ilişkiler olabilirdi. Derneğimizde bulunan, yakalanan mutluluk, huzur, dostluk, arkadaşlık kardeşlik ortamı sağlanamazdı ve çok sakin çok beyefendi konumda olan arkadaşlarımız, belki agresif, geçimsiz, huzursuz, rahatsız insanlar olabilirdi. Burası olmasaydı her şey daha iyi olurdu tezini savunmanız imkansız gibi. Belki bu tezi savunanlar da olabilir ama insan tabiatına aykırı bir savunma olur. Çünkü insan tabiatı büyük şehirde de olsa küçük şehirde de olsa dağ başında da olsa yalnızlığa belli saatler, belli günler tahammül edebilir. İnsan hasrete, gurbete zor dayanır, dayanamaz. Birileriyle bir şekilde iletişim kuracak beraber olacaktır. Doğru yerde doğru iletişimin doğru kişilerle kurulabildiği adresler önemlidir. Doğru bir adres olarak da burası oldukça önemlidir. Hele hele içinde bilgi, hikmet bir kültür barındıran çalışmaların olduğu bu buluşmalar çok daha sağlıklı faydalı buluşmalardır.

 

Bilginin kuvvet olduğunu söyleyen Şahin şöyle devam etti: “İnsan bilgili olduğu ölçüde değerlidir. Daha doğrusu o ölçüde dünyanın, evrenin ve kendisinin farkına varabilir. Bilgi kuvvettir, bilgi büyük kuvvettir, bilgi en büyük kuvvettir. Bu en büyük kuvveti yakalayabilmek için bilgi kaynaklarına ulaşmak gerekir. Kitaplar, ansiklopediler gazeteler, dergiler, yayınlar bilgi kaynağıdır. Ancak okumadan dinleme yoluyla bilgi edinilecek kaynaklarda vardır. Camiler, konferans salonları, sinemalar, tiyatrolar, dernek mekanları da o tür dinleyerek duyma yoluyla bilgi edinilen yerler arasında bulunuyor. Duyarak bilgi edinmek sadece duymayla da kalmıyor. Çünkü duyulan kişi var. O kişinin kendisi görülüyor görüntü yoluyla farkında olunmayan bir etkileşim, şekillenme oluyor. Hafızalara gönüllere tutum ve davranışlar, jestler, mimikler alınıyor. Oturma, kalkma, karşılama, uğurlama şekli alınıyor. Bir anlamda uygulamalı hissedilen eğitim, etkileşim; günümüzdeki moda tabirle enteraktif eğitim oluyor. Bilgi edinme kaynaklarından birisi olarak da bizim derneğimiz Beyoğlu Sohbetleri adıyla fonksiyon icra ediyor. Belki iddialı bir söz ama zamanla inşallah burası bir akademi bir ÜNYE akademisi olur.Burayı bir akademi olma yolunda görüyorum. İnşallah projemiz bitti. Bu akşam aldığım bilgiye göre buranın aslına uygun restorasyonu var gündemimizde. Bu yıl proje aşaması bittikten sonra yapım aşamasına da inşallah bu yıl sonu veya önümüzdeki baharda başlarız. Yapım aşaması herhalde bizim en kısa süren aşamamız olur.

 

Dernekte verilen ikramlara değinen Şahin: “ İkramlar için, bütün akşamların ikramları için teşekkür ederim. Burada farkında olmadan yaşattığımız bir gelenek var. Memleketimizde imece usulü vardır. Yemekleri herkes kendi evinden götürerek tarla kazılırdı. Bizde burada ikramı başlangıçtan beri imece usulü yapıyoruz. Herkes ikram etmenin hazzını mutluluğunu yakalıyor. Her konudaki ilginize desteğinize de tekrar teşekkür ediyorum. İnşallah önümüzdeki sezonu da muhtemelen Ekim ayında başlatacağız. Yine bir yeni akademi sezonunda ÜNDER Beyoğlu Sohbetlerinde buluşmak dileğiyle teşekkürler ediyorum, sevgiler ve saygılar sunuyorum, sağolun.

 

 

2.7.2010 00:00:00
Hit: 532