Anasayfa
ANASAYFA DETAYLAR

Devlet Herkese Adil Davranmalı

Bu hafta (04.12.2009) Beyoğlu Sohbetleri Hattat Mustafa Rakım Efendi Kültür Sanat Salonu’nda, Ordu Milletvekili Av. Mustafa Hamarat ve Samsun Milletvekili Fatih Öztürk’ün katılımıyla gerçekleştirildi. Çok sayıda hemşerimizin katıldığı gecenin ikram sahibi Elazığlı Av. Mehmet Ali Bilen oldu. Katılımcılara Hattat Mustafa Rakım Efendi Kültür Sanat Salonu’nun mutfağında Av. Mahmut Çelik ve dayısı Mehmet Ali ile birlikte çiğ köfte yoğuran Av. Mehmet Ali Bilen, misafirlere çiğ köfte ikram etti.

Çiğ köfte ikramının ardından programı başlatan başkan Av. Ahmet Yılmaz; “ Bu akşam davetimizi kabul ederek aramızda bulunan milletvekillerimize, her hafta bu salonu dolduran hemşerilerimize ve bu gecenin ikram sahibi Av. Mehmet Ali Bey’e ve çiğ köftenin yoğrulmasında emeği geçen arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bu gece Ordu Milletvekilimiz Sayın Mustafa Hamarat tarafından “Demokratik Açılım” konusunda bir sohbet gerçekleştirilecektir. Ancak öncesinde Samsun Milletvekilimiz Sayın Fatih Öztürk’ten duygu ve düşüncelerini bizimle paylaşmasını istiyoruz” diyerek, sözü Fatih Öztürk’e bıraktı. 

Samsun Milletvekili Fatih Öztürk karşılaştığı ortamın kendisini şaşırttığını  ama aynı zamanda da çok mutlu ettiğini belirterek, “  Dernek deyince aklımıza ilk gelen oyun oynanan, kahvehaneye benzeyen yerler. Maalesef dernek tabelaları daha rahat oyun oynayabilmek için tercih edilmektedir. Bu akşam görüyorum ki burada gerçek bir dernekçilik yapılıyor. Bu birlikteliğiniz, samimiyetiniz çok etkileyici. Emek veren herkesi tebrik ediyorum” dedi. 

Daha sonra söz alan Ordu Milletvekili Av. Mustafa Hamarat gecenin konusu olan demokratik açılımla ilgili görüşlerini açıkladı. Ak Parti’nin ortaya çıkış noktasını anlatarak konuşmasına başlayan Hamarat, milletin Ak Parti’yi kuruluşunun hemen ardından tek başına iktidara getirerek açılımı başlattığını söyledi. Konuşmasına Türkiye’de iki tür anlayışın siyaset yaptığını anlatarak devam eden Hamarat; “ Türkiye’de iki anlayış siyasete egemendir. Bunlardan biri halkın taleplerini önemseyen, halka ne istediğini soran ve halkın talepleri doğrultusunda siyaset yapan anlayıştır. Bu anlayışı millet partileştiği anda iktidara taşımıştır. Menderes’te böyle olmuştur, Özal’da böyle olmuştur en son Ak Parti’de böyle olmuştur. İkinci tür siyasi anlayışta ise, halkın ne istediğinin çok fazla önemi yoktur. Onların kafasında bir halk tasavvuru vardır ve halkı ona uydurmaya çalışırlar. Bu anlayışa halk çok fazla itibar etmemiştir. Bu anlayış, şartların normal olduğu dönemlerde halk desteğiyle iktidara gelememiştir.” Dedi. Açılım olayının çok önceden başladığını söyleyen Hamarat “ Paradan altı sıfırın atılması, enflasyonun düşürülmesi, faizlerin düşmesi, dış ticaretin rekorlar kırması ekonomide yapılan açılımların bir kısmıdır” dedi. Açılımın dış politikayla devam ettiğini belirten Hamarat, “ Bizlere yıllarca ‘ Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur’ dediler. Türkiye üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke haline getirildi. Böyle bir yanlış algı vardı. Türkiye izlediği dış politikalarla komşularıyla olan ilişkilerini düzeltti, ticari münasebetlerini geliştirdi. Komşularıyla “sıfır problem” diyerek bir çok sorunu çözdü. İlişkilerini sıfır problemden iş birliğine dönüştürdü. Bunlarda dış politikada yapılan açılımların bir kısmıdır.” Diyen Hamarat, sözlerini demokratik açılımla ilgili düşüncelerini anlatarak sürdürdü.  

“Demokratik açılım toplumun değişim taleplerinin bir sonucudur.Değişimi istemeyen gelişmeyi gerçekleştiremez. Değişimin olduğu yerde gelişme olur” dedi. Ülkede bir sorun olduğunu bu sorunu görmezlikten gelerek çözemeyeceklerini söyleyen Hamarat, “ son on yıldır, askeri yetkililer, terör sorununun sadece askeri tedbirlerle çözülemeyeceğini, bu sorunun ekonomik, sosyal ve kültürel yanlarının bulunduğunu ifade etmektedirler. Askeri mücadele yönünü güvenlik güçlerimiz yapmaktadır. Peki, ekonomik, sosyal ve kültürel yönünü kim çözecek? Burada iş iktidarıyla, muhalefetiyle siyasilere düşmektedir. Yapılan yatırımlarla, yollarla, GAP ve DAP gibi büyük projelerle bu sorunun ekonomik yönü halledilmeye çalışılmaktadır. Bu konularda ciddi mesafe alınmıştır. Şimdi ise geriye sosyal ve kültürel boyutu kalmıştır. Milli Birlik projesi adını da verdiğimiz bu çalışmayla sorunun sosyal ve kültürel yönünü çözmeye çalışıyoruz. Bu projeye itiraz edenlerin ile sürdüğü itiraz, ‘ bunun içi boş, içinde ne var?’ Arkadaşlar bu konuda somut şeylerde yapılıyor. Bugün, yasaklayanların bile yanlış bir uygulamaydı dediği, ana dilde konuşma yasağı kaldırıldı. Düşünebiliyor musunuz ? Hapse düşmüş biri, Türkçe bilmeyen annesiyle, konuşamıyordu. Ziyarette, konuşabilirsiniz, diyoruz. Ana dilinde konuşmaya başlayınca ‘ yasak konuşamazsınız’ diyoruz. Anne de Türkçe bilmiyor. Ne yapacak? Oğluyla bir kelime konuşamadan geri gidiyordu. Bizim köylerimizde de hala Türkçe bilmeyen ninelerimiz yok mu? Bu yasak kaldırıldı. Anneyle oğlun konuşabilmesi sağlandı. Başka ne yapıldı? Devletin televizyonu Kürtçe yayına başladı. Arkadaşlar yıllarca terörist öldürüyoruz. Dağdakilerin sayısı azalmıyor. Bunun nedenini bulup, dağa çıkışların önüne geçmeliyiz. Bunlar da bizim vatandaşlarımız.” Dedi. Devletin kendi vatandaşıyla savaşamayacağını söyleyen Hamarat, 26 yıldır denenen silahla çözme metodunun binlerce gencimizin hayatına mal olduğunu, yüz milyarlarca dolar paranın harcandığını ama bir türlü bu sorunun çözülemediğini belirterek, “Bizler büyük devlet refleksiyle hareket etmeliyiz, kendimize güvenmeliyiz. İnsanlarımızı dağa çıkarmak için kullanılan propaganda malzemelerini kötüniyetli kişilerin elinden almalıyız. Halkımıza ne istediğini sormalıyız. Düşüncelerini, bizi rahatsızda etse, hoşumuza gitmese de özgürce ifade edebilecekleri, olduğu gibi söyleyebilecekleri bir ortam oluşturmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırları içersinde yaşayan yetmiş iki milyon vatandaşımızın hiç biri ayrılık istemiyor. Hiç kimsenin bu ülkenin resmi diliyle, bayrağıyla, cumhuriyetiyle bir sorunu yoktur. Hepimizin gayesi daha demokratik bir cumhuriyet, daha müreffeh bir ülke meydana getirmek.. Sorunlarımızı çözerek huzur içersinde, kardeşçe, dostça yaşayabileceğimiz bir ülke haline gelmek. Devletin vatandaşları arasında ayrım yapmadığı, herkese adil ve eşit davrandığı bir ülke olmak.. Demokratik açılımın sınırlarını sayın başbakan aslında her defasında net bir şekilde çizmektedir. Ne diyor sayın başbakan, etnik milliyetçilik yapmayacağız, dinsel milliyetçilik yapmayacağız, bölgesel milliyetçilik yapmayacağız. Bu bütün vatandaşlarımıza eşit ve adil davranacağız demektir. Bu gün yapılmaya çalışılanda budur. Devlet vatandaşları arasında ayrım yapmaksızın, adil bir şekilde davranmasına rağmen, devlete silah doğrultmaya devam eden olursa onlara karşıda silahlı mücadelesine devam eder. ” Dedi.  Bu sorunun çözümüyle birlikte Türkiye’nin ayağındaki bağlardan birinden daha kurtulacağını belirten Hamarat, “ Biz dünyada, hakkı ve adaleti seslendiren, zulme karşı ayrım yapmaksızın itiraz edebilen bir ülkeyiz bugün. Avrupa, medeni ülkelerin oluşturduğu bir topluluk. Ama tarafgir olarak olaylara yanaşıyor. Öldürenler bizdense sorun yok anlayışıyla olaylara yanaşıyor. Bizler daha gür bir şekilde adaleti seslendirebilmemiz için; bu sorunu çözmeliyiz.” Dedi. Hamarat muhalefetin bu projeye yaklaşımını bir Temel fıkrası anlatarak, anlattı. “ Temel bir gün Cemal’in yanına gelmiş ve O’na ‘ula Cemal de bakim ba, sempatik, ne demek? Cemal cevap vermiş; ‘ sevimlu, sıcakkanlu, demek da’ Temel, ‘az önce ba bir adam, sempatik dedu, kötü bişeydur, diye, her ihtimale karşı vurdim O’ni. Muhalefetdekiler getirdiğimiz her şeye, her ihtimale karşı, ne olur olmaz kötü bir şeydir, diye, bir araya gelip konuşmadan karşı çıkıyorlar, dedi. 

Geceye katılan Ünsev Genel Sekreter Ayhan Doğan, “ Ülkemizi güzel günler bekliyor. Bu akşamı bizlere ayıran vekillerimize teşekkür ediyorum.” Dedi. 

Gecenin sonunda milletvekillerimize, derneğimiz tarafından hazırlanan Ünye Fotoğraf Albümü ve Dr. Süleyman Berk tarafından hazırlanan Hattat Mustafa Rakım Efendi adlı kitap, başkanımız tarafından hediye edildi. 

6.12.2009 00:00:00
Hit: 529