Anasayfa
ANASAYFA DETAYLAR

İletişim ve Davranış Bilimleri Uzmanı Oğuz GÜLAY

İletişim ve Davranış Bilimleri Uzmanı Oğuz GÜLAY
Derneğimizin cuma sohbetindeki konuğu  Oğuz Gülay hocamız İletişim,  Diksiyon, Davranış Biçimleri, Halkla İlişkiler ve Aile içi iletişim Uzmanlığı, Eğitimci, Gazete Köşe Yazarlığı ve Televizyon Yorumculuğu yapmaktadır.

  Başkanımız av. Ahmet Yılmaz’ın bu haftaki konuşmacı konuğumuz olan sayın oğuz Gülay hocamız programına başlama üzere söz vermesiyle başladı.  
         Konumuz Türkçe konuşmak! Türkçe konuşuyoruz hepimiz Türkçeyi nasıl öğrendik diye geriye giderek ele alırsak başkalarını konuşarak öğrendiğimizdir. Başkalarını duyduğumuz için öğrendik. Eğer dilsiz dediğimiz kişiler duymuş olsalardı dilsiz olmayacaklardı. Duymadıkları için konuşamıyorlar ve dilsiz diyoruz biz onlara. Gençler var aramızda lütfen siz evdeki çocuklarımızla yeğenlerinize okumayı seslendirerek yapmayı bir gecede otuz sayfalık kitap okumalarının yerine beş sayfa okusunlar ama sesli okusunlar.
         Çocuklarınız bir buçuk yaşında iken kucaklarınızdan alıp Japonya ya gönderip on beş yaşında geri alsaydık çocukları ne konuşurlardı sevgili arkadaşlar? Japonca konuşurlardı. Çünkü Japonca dinliyorlardı. Bir Artvinli Uşaklı Kırklareli Edirne…  bölgesin de insanların kendisine has gelenekleri konuşmaları vardır. Bu duyduklarını konuştukları içindir. Rizeli bir arkadaşım Almanya da televizyon programı yaparken Türkçe yayın yapmasına rağmen hemşerileri ve akrabalarıyla bir arada olduğu zaman aynı lehçeyi ile konuşuyor. Bu Urfalı için geçerlidir, Mardinli için geçerlidir. Aynı şey uşak Muğla denizli yani toplumumuzun arasına yani kendi toplumumuzda değişikliğe uğrarız. Konuşma kimliktir. “O ne demek hocam?” Cebimizde kimliğimiz var bizim konuşmaya başladığınız zaman sizin konuşma niteliğinizde kaliteli konuşmanızda dinleyen insanlar sizi ona göre dinleyeceklerdir. Kastamonu ile Kastamonu arasında fark var Trabzon ile Trabzon arasında arkadaşlar kelime içerisinde vurgulayacağınız harfler sizin doğru konuşmanıza tekrar, tekrar sorulmasını engeller. Konuşmamızdaki bazı harfleri iyi vurgulamak gerekir.
         Konuşma ile ilgili bunları yaparken yazmayla ilgili bundan daha farklı olduğunu görmediğimize şahit oluyoruz. İki yıl önce Üniversite sınavlarında 51.000 öğrencinin sıfır almış olduğunu televizyonlardan öğrenmiştik. Bunlar bu kadar geri zekalı mıydı?  51.000 kişi sıfır aldı. Yapılan araştırmada şu çıkmıştır, Üniversite sınavlarında sınava gidenlere bir kılavuz kitapçığı verilmektedir. Kılavuzda a ve b şıkları vardır. Birde sınav kağıdı vardır. Ne yapman lazımdır kılavuzdaki harfi sınav kağıdı na a veya b harfini yazman lazımdır.  Eğer bu harfleri sınav kağıdına geçirmediyseniz beklide Türkiye beşincisi olacaktınız fakat bir harfini yazmadığın için ne yazık ki sıfır aldınız. Adın soyadı kısmının yeri var sınav kağıdın da ve adını soyadını yazmadığı için sıfır aldın. 3. bölüm sınav stresi dediğimiz sorular kendisine hakim olamamak ve bu soruların çok kolay olduğunun heyecanıyla bir numaralı soruyu ikiye iki numaralı soruyu üçe yazarak kaydetmiştir. Türkiye de sade dikkatini a b c şıklarına dikkatini vermeyen kişinin belki Türkiye beşincisi olacakken sıfır alarak sınavı kaybetmesi, adını soyadını yazmayarak sınavı kaybetmesi çok heyecanlanarak teknik olarak kaydırma yaparak sınavı kaybetme nedenlerine sahip oluyoruz. 
        İş aramak için form doldurup bir firmaya verilmiş ve firma bu başvuruyu uygun görülmüş ve arkadaşa yazı yazmış işe çağırıyor. Fakat bir türlü mektup arkadaşın eline gitmiyor. Niye gitmiyor? Acaba bu mektup ev adresine?  Açık mektup adresine çiçek sokak B.EVLER dediniz. Neresi burası? İstanbul mu? Bursa Ankara mı? Bin evler, Bahçelievler, Beşyüzevler… diye açık yazdık. Evet size gel buyur işe başla dedikleri mektup gezmeye başlıyor. Ankara da Adana da Bursa da ve hatırlayamadığım yedi yerde var. Sizin buyur işe başla diye gelmesi gereken mektup ortada dolaşıyor. Buradan demek istediğimiz ne çıkıyor? En basit kağıda dahi yazılımda yanlışlık yapmazsak neticesini doğru alırız. Yanlış yapılırsa sonuçları vahim olur.
        Posta kodu: Trabzon’a bir firmayı haberleşmek için ararım ve posta kodunuzu ala bilimiyim. Oradaki yönetim kurulunun başkanının cevabı “bizi burada her kez tanır” der ve telefonu kapatır. Sizi orda her kez tanırda Türkiye de büyük postanede kimse seni tanımaz anlatabildim mi? Posta kodu kullanma sebeplerimizden biri size gelen iletilerin sağlam ve doğru şekilde gelmesidir. Aramızda bir hukukçu var! Sadece adresini yanlış yazdığı için kendine miras kalan 1 Trilyon 700 milyar lirayı devletten alamamıştır. Belirli işlemlerden geçtiği için ilanlar asılmış yayınlar yapılmış ve kişi bulunamayıp devlete intikal etmiştir. Hayatı boyunca 1 Trilyon 700 milyar miras kaldı ve adresinin yanlış yazdığı için tebligat yapılamadığından o mirastan faydalanamamıştır.
        Postacı kapıyı bir defa çalar!
        Dünyada bizim kadar takdir yapılmaz İETT şoförlerine ders vermiştim moral motivasyon kişisel kalite üzerine ders verdim ara oldu çay içecekler bezden bir paravanın ayırmış olduğu çay ocağından çayı alıyoruz çıkıyoruz. Bazıları almış çamlarda açık sigara içiyorlar biri biriyle konuşuyor paravan bez konuşmalar duyuluyor “Olan ne morali ne motivasyonu yüz lira versinler yeter” diğeri de diyor ki “öyle deme görmüyor musun? Ben de gelirken soğuk geldim ama çokta şeyler öğrendik ulan adam kel başlıdır ama damardan giriyor.” Dünyada hiçbir ülkede yok ulan şerefsiz damardan giriyor diyor. Çay elimde paravandan döndüm beni gördüler “Gel hoca bizde senden bahsediyorduk” dediler
         Örnek;6 yaşında çocuğu olan baba çocuğunun ayağı bertilmiş kucağına alıp hastaneye götürür. Dr. muayene ediyor bir ayağına bakıyor şişmiş ödem oluşmuş ve dönüp babaya soruyor siz nesi oluyorsunuz? Babasıyım. Al bu ilacı iyice yedir bir hafta sonra getir. Baba oğul giderler ve bir hafta sonra geriye gelirler ki geçen haftadaki şişlikten daha fazla şişmiş ayak doktor şaşırır “ilacı kullanmadın mı?” “Doktor bey bu kerata ilacı yemek istemedi bastım tokadı kaşıkla yedirdim” dedi. Gerçek bir vakadır bu arkadaşlar. Doktorun iletişim sonucu hatasıdır. İşte iletişimdeki kazalar bazen geriye dönülmez sonuçlar doğuruyor.
         İletişim: Anlat, anlat dinleyenin anlatanın karşının anlayacağı şekilde aktarması ve sonuca ulaşmasıdır
         Sevgili arkadaşlar; Doktor, Hakim, Savcı, Avukat, Emniyet Müdürü, Vali, Kaymakam, Manav, Şoför, Baba, Hanım, Gelin, Damat, Çocuklar öncelik iletişim öğrenecekler.

17.3.2009 00:00:00
Hit: 529