Anasayfa
ANASAYFA DETAYLAR

SOLCU BİR SUFİ

Yıl 1978-79, yer ünye; Orta çarşı Hükümet caddesine bakan ara sokakta Prof. Dr. Osman çataklıya ait 3 katlı ahşap bir yapı vardı. Binanın 3. katında Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) bulunmakta idi. Burada Hüseyin ürkmez, Hasan ürkmez, Musa çamyar ve Mustafa Şıvgın gibi arkadaşlarla dini, milli, tarihi sohbetler yapılır, haftalık "çatı Dergisi" heyecanla okunur, üstad Necip Fazıl Kısakürek'in yazı ve şiirleri okunur ve tahlil edilirdi. Binanın girişinde kapıda bir afiş vardı ki bu çok manidardı. "Katil Oligarşi seni biz, biz şeriatçılar yıkacağız ve kuracağız bu dünyada adil bir düzen."

             Bu binanın karşısında yani Belediye Caddesi ile Hükümet Caddesi arasında da "Halkın Kurtuluş Derneği" (Maocu) bulunmaktaydı. Burada Sabahattin Arabacı, Hasan Arabacı ve Mustafa Yeşil gibi solcu arkadaşlar bulunmakta, zaman zaman yani senede 2-3 kez uzun boylu, şahin bakışlı, yeşil parkalı bir delikanlı da bu şahıslarla beraber olur, "Kurtuluş Dergisi" dağıtırlardı. Dernek giriş kapısında yine bir afiş vardi. Afişte "Kahrolsun Emperyalizm ve Kapitalizm, Yaşasın Halkın Eşitliği, Sosyalizm" yazılı idi.

Yıl 2006, yer İstanbul İstinye Sosyal Tesisleri'nde Ordu Sivil Toplum Kuruluşlarının bir kahvaltılı toplantısı yapıldı. Toplantıya Ordu Milletvekili Sayın Mustafa Hamarat ile birlikte katıldık. Toplantı kalabalık idi ve sonbahar aylarından bir ay idi. Toplantı bittikten sonra salondan yine uzun boylu, yeşil parkalı, güvercin bakışlı, fakat yılların yıprattığı bir şahıs ellerinde gazeteler ile motoruna binip oradan uzaklaştı.

Yıl 2008, yer Fatih Hattat Mustafa Rakım Kültür ve Sanat salonu. Bu salonda ünder tarafından cuma akşamları haftalık Beyoğlu sohbetleri yapıyorduk. Genelde sohbetler dini, tarihi, kültürel ve siyasi içerikli olurdu.

Yine bir sonbahar akşamı Beyoğlu sohbetlerine gittim. Külliyenin içinde, türbenin yanında ahşap oturma gruplarında oturuyordum. İçeriye uzun boylu, yeşil parkalı şahıs içeri girdi, selam verdi. Bende onu buyur ettim. Beraber oturduk ve tanışmaya başladık.

-Dedi: Ben Hüseyin Necmi Akata Ordu Kent Gazetesi'ni çıkarıyorum. Eski İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin'in ünye ve Ordu'ya yaptığı hizmetleri takdir ediyorum. Sayın İdris Naim Bey; İstanbul’daki ünyeli-Ordulu insanlara sahip çıktığını öğrendim. Onun başında olduğu mekanı ziyarete geldim. Bende kendisine "Hoş geldin, sefa getirdin." dedim ve Beyoğlu Sohbetleri başlayana kadar kendisiyle sohbet ettik. Ben kendisine sizi tanıdığımı söyledim. Ve başladım, 1978-79'lu yıllarda ünye'de gördüğümü söyledim. O söylediklerimin hepsini doğruladı. O yıllarda İstanbul üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduğunu ve zaman zaman ünye-Fatsa-Ordu ekseninde Dev-sol hareketinde bulunduğunu, Halkın Kurtuluş Derneği'ne geldiğini ve o kişilerin arkadaşları olduğunu söyledi.

Şu anda öDP çizgisinde olduğunu, milletvekili seçimlerinde bağımsız aday Sayın Baskın Oran'ı desteklediğini söyledi. Daha sonra sohbet için salona girdik. Bundan sonraki cuma gün akşamları Beyoğlu sohbetlerine düzenli olarak gelmeye başladı. Ve kendisi ile dost ve arkadaş olduk.

Haftalar aylar geçti. Hüseyin Necmi Akata cuma Beyoğlu sohbetlerine gelir, sohbete katılır, bazen görüş ve düşüncelerini aktarır, bazen de soru sorardı. Diksiyonu çok düzgün, genel kültürü yüksekti. Ancak o yeşil parkasını hiçbir zaman çıkarmazdı. Kendisi eski ve pejmürde giyimli, saç sakal karışık bir vaziyette gelir, o şekilde gezerdi. Bir gün kendisine sordum. "Sabahattin Arabacı ve Hasan Arabacı ile hala görüşüyor musun ?"

-Dedi: 12 Eylül 1980 askeri darbesinde tutuklandığını, yaklaşık 8 yıl cezaevinde kaldığını ve çok işkence ve zulüm gördüğünü söyledi. Sabahattin Arabacının da tutuklandığını, cezaevinde işkence ve zulümlere dayanamayıp öldüğünü, Hasan Arabacının da Almanya'ya iltica ettiğini söyledi. 12 Eylül askeri cuntacıların yapılandırılması ve anayasa değişikliği ile ilgili referandum halk oylamasından geçtikten sonra bir gün bana;

- Hep bu darbecilerin yargılanması ve kendisine ve Türk halkına yapılan işkence ve zulümün hesabının sorulmasına fırsat veren Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyor, ona hayranlığını dile getiriyordu. O artık davaya müdahil idi. Cuntacı ve darbeci Kenan Evren hakkında şikayet dilekçesi yazmış idi. Şikayet dilekçesini bana gösterdi."Okur musun abi?" dedi. Şikayet dilekçesini okudum. Cezaevinde yaşadığı zulmü ve işkenceyi anlatıyorduk. Gerçekten yazdıkları kan dondurucu idi. Anladım ki Hüseyin Necmi'nin bu denli hayattan kopuk ve perişan yaşamasının sebebi bu idi.

Hüseyin Necmi her hafta Beyoğlu sohbetlerine gelirdi. Sohbetlerden çok şey kazandığını düşünüyorum. Bir akşam "Kaldığım eve götürür müsün abi?" dedi, bende "Memnuniyetle" dedim. Dolapdere'de metruk bir binada kalıyordu. Binanın elektrik ve suyu yoktu. Yalnız köpekler, kediler ve fareler vardı.

Hüseyin Necmi'yi bazen İstanbul üniversitesi'nin girişinde İslami bir kitapevinde gördüm. Orada İslami kitaplar okuyor, oradaki insanlarla sohbet ediyordu. Yine bir keresinde daha onu kitapevinde gördüm. Beni oradaki insanlar ile tanıştırdı. Ve elinde namaz kitabı vardı. Dışarı çıktık, bana dedi ki ; " Ben Fatiha Suresi'ni ezberlerim. Beni bir dinler misin ?" dedi. Ve okudu. Fatiha Suresi'ni ezberlemişti. O artık namazda okunan diğer sureleri ezberliyordu.

Sonraki hafta Hattat Mustafa Rakım Kültür salonunda, bana "Abi türbenin içine girelim. Bana namaz kılmayı öğret." dedi. Ona namaz kılmayı öğrettim ve beraber akşam namazını kıldık. Daha sonraki haftalar, yani cuma akşamları, Atikali Camii'nde akşam ve yatsı namazlarına gelir, fakat safta en geride dururdu. Sohbetlerimizde o artık yönü Islama çevirmiş benim gözümde bir Sufi idi. Bir akşam bana " Abi ben hastayım. Allah'tan 6 ay ömür istiyorum." dedi. Ben kendisine Allah'ın kendisine hayırlı ömür vermesi için dua ettim.

Hüseyin Necmi, hiçbir zaman maddi yardımı kabul etmezdi. O yine eski elbiseleri giyerdi. Hayattan hiçbir beklentisi yoktu. Hatta Ordu Akçatepe köyündeki yerlerinin hepsinden feragat ettiğini Allah'a ulaşmak istediğini söyledi. Cenazesine sahip çıkmamızı ve onu Ordu Akçatepe köyü mezarlığına defnetmemizi söyledi. Allah ona 6 ay değil 12 ay ömür verdi. ölümden hiç korkmazdı.

5 Temmuz 2013 cuma günü Hakk’a yürüdü. O gün memlekete gidiyordum. Vefat haberi mesaj ile geldi. Cumartesi günü Ordu Orta Camii'nde öğle namazının ardından Akçatepe köy mezarlığında defnettik. Cenazesine Fahri Şahin, Ayhan Doğan, İsmail Başaran'da bulundular.

Hüseyin Necmi Akata, senin Müslüman olduğuna şahitlik ederiz. Ruhun şad olsun.

                      

                                                                                                                             Bekir öZTüRK

30.7.2013 00:00:00
Hit: 532